VEFAT YEMEKLERİNİN DÜNÜ BU GÜNÜ

VEFAT YEMEKLERİNİN DÜNÜ BU GÜNÜ

Değerli hemşerilerim, değerli dostlar,

Zaman zaman Hilmi Keyhıdır beyi ararım. Darende ile ilgili güncel bilgiler edinirim. Eksik olmasın, gerek Darendeli Gazetesinde ve gerekse Facebook’ daki Maşara Sitesinde Darende ile ilgili her türlü bilgiyi alabilirsiniz. Darende’nin sorunlarını da sık sık dile getirerek sosyal sorumluluklarını yerine getirir. Ayrıca, Darende’miz için çok önemli bir değer olan Darende Bekir Ilıcak Meslek Yüksek Okulu’nun sorunları ile de yakından ilgilenir. Duyarlılığı için Sayın Hilmi Keyhıdır’a teşekkür ederiz.

Hilmi Beyle bir telefon sohbetimiz sırasında, vefat eden yakınlarımızın arkasından İkram edilen yemek ziyafetleri konusu gündeme gelmişti. Biliyorsunuz yakın zamana kadar vefat eden yakınlarımız için yedi gün süreyle öğlen ve akşam yemek ikramında bulunulurdu. Daha sonra bu üç gün olarak değiştirildi. Yaslı günlerinde cenaze sahibinin moral bozukluğu ve psikolojik sıkıntılarına ilaveten, bu ikramları sunarken, yer problemi, ikramların ekonomik boyutu da cenaze sahibi için dikkate değer hususlardı.

Eski örf adet ve geleneklerimize göre, toplu yemek ve ziyafetler genel olarak düğün ve sünnet gibi ailelerin mutlu günlerinde verilir, insanlar bu vesile ile bir araya gelir komşularının sevincini paylaşırlardı.
Bir evde vefat olduğu zaman da yakın komşuları tarafından cenaze evine, komşu evlerde hazırlanmış yemekler getirilir, ev halkı ve dışardan gelen akrabası varsa onlar bu şekilde yemek ihtiyaçlarını giderirler, kederli günlerinde bir de yemek işi ile uğraşmazlardı.

Peki bu geleneklerimiz nasıl değişti?

Geleneksel konut düzeninden apartman tipi konut düzenine geçilmesi ile Türk Toplumunun örf adet ve gelenekleri hızla değişikliğe uğradı. Ayrıca, küreselleşme dediğimiz tüketime dayalı ekonomik sistem de bu değişikliği hızlandırdı.

Hilmi beyle sohbet ederken, şöyle bir ortak fikir oluştu: Kaybettiğimiz yakınlarımız için vefat yemeği vermek yerine, cenaze sahibinin ekonomik durumuna göre makul bir paranın DASEV gibi, yasal ve güvenilir olduğuna inandığımız her hangi bir eğitim kurumuna bağışlanmasının sosyal faydası açısından daha kalıcı ve yararlı olacağı kanaati ağırlık kazandı.

Gerçekten vefat sonrası verilen yemeklerde fakir zengin ayrımı yapılmadığından, örneğin vefat eden kişi veya oğlu bir iş insanı ise yemek ikramına katılanların çoğunluğu imkânları iyi olan kişiler arasından olacaktır. Bu durumda hayır hasenat yönünden baktığımızda verilen yemeklerin sosyal faydasından bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Bu sebeple, vefat eden yakınlarımız için önemli miktarlara varan yemek ve ağırlama masrafları yapmak yerine, vefat eden kişinin maddi durumuna göre makul bir meblağın öncelikli olarak çağdaş eğitim kurumlarına bağışlanmasının çok yerinde olacağı kanaatindeyiz.

Bu şekilde hem sevgili Peygamberimizin “sadaka-i cariye”kavramı içinde ifade ettiği sürekli hayır işlevi yerine getirilmiş, insan için faydalı işler yapılmış, hem de her Cuma hutbesinin sonunda okunan “israf etmeyin” tavsiyesine uymuş oluruz diye düşünüyoruz.

Bu satırları “Korona Virüs” salgınından evvel kaleme almıştım. Bildiğiniz gibi, virüs salgını bu kabil etkinlikleri doğal olarak engellemiş oldu. Uzun bir süre bekledikten sonra yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Bu vesile ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı, yaklaşan Ramazan Bayramınızı kutlar, Ülkemize dirlik düzenlik, hepinize sağlık ve esenlikler dileriz.
Saygılarımızla,
M. Nevzat Buyurgan

Paylaş